Eski inanışlara göre Hoodo (
karabüyü ) büyüsü yapanların , büyünün kendilerine musallat
olmamaları için kız çoçuğu kurban vermeleri gerekmekteydi.1968
yazında toplanan bir gurup arkadaş her istediklerini elde etmek
için , ormanın ortasında bulunan , yapımı ölümle sonuçlanan
bir madenin içerisinde büyü yapmaya karar verirler.
Büyü yapmaya başlayan gurup , kendi
kanlarını bir kaseye akıttıktan sonra sözleri söylemeye
başlarlar.Sözleri söyledikten sonra gurup içerisinde bulunan ve
herşeye karışan , üstünlük sağlamaya çalışan Steve , o
akşam eve gittikten sonra ciddi bir şekilde hastalanarak
hastahaneye kaldırılır. Belli bir süre tedavi görmeye başlayan
Steve , tüm tedavilere karşın kurtarılamaz ve ölür.
Bu olay karşısında ne olduğunu
anlayamayan arkadaşları ise üzerlerine bir lanet geldiğini
düşünerek büyüyü bozmaya çalışırlar.Yaptıkları büyüyü
bozmak için uğraşan arkadaşlar denedikleri yollarla büyünün
bozulduğunu düşünerek normal bir hayat sürmeye başlayan
arkadaşlar , ailelerinin kasabadan ayrılması ile bir daha
görüşemezler.
Aradan geçen 10 yıl süresince ,
büyünün işlevselliğinin halen devam ettiğinin farkında olmayan
Jak,Nick ve Ellie , normal bir şekilde hayatlarını sürdürürken
, farklı hisler içerisinde olup halen büyünün devam ettiğini
düşünen ve kurban vermedikleri için kendilerine artık şans
değil lanet getireceğinin farkına varan Alex , diğer
arkadaşlarını aramaya başlar.
Alex artık normal bir hayat
süremiyordu ve her gece kauslar görmeye başlıyordu. Alex'in
aklında 2 şey vardı , ya kurban vermediğimiz için üzerimize
lanet gelmişti ya da ölmesini istediği Steve'in kendisinden öç
almak isteyişiydi. İlaçlarla ayakta durmaya çalışan Alex ,
arkadaşlarını bulmak için uzun bir yolculuğa çıkar.
Gittiği yerlerde her ne kadar
istediklerini elde istsede kısa bir süre sonra tekrar
kaybediyordu.Konaklamak için bir kasabada duran Alex , kiraladağı
hotelde televizyon izlerken alt yazı olarak geçen flash haberi
okumaya odaklanır. “Bir tekstil fabrikasında çıkan yangın”
haberi'ni okur. Uykusu gelen Alex, uyumadan önce ilaçlarını içer
ve yatar. Televizyonu açık unutan Alex , sabah uyandığında
televizyonda fabrikanın yüzde 50'sini yakan yangın itfaiye
tarafından kısa sırada kontrol altına alınarak söndürüldüğünü
ve ortada büyük bir mal kaybı olduğunu duyar.
Alex , haberi duyar duymaz odadan çıkar
ve hotel sahibine giderek , fabrikanın nerede olduğunu sorar ve
apar topar çıkış yaparak şehre gider.Yangın yerine vardığında
gördüğü kalabalığın içine girer.Kalabalıkta diğer
tekstilcilerle konuşan Ellie'yi görerek konuşmasının bitmesini
bekler.Konuşmadan sonra Ellie'nin yanına hızlı adımlarla
yaklaşarak “Ellie , merhaba” diyerek dikkatinin kendisine
gelmesini sağlar.Ellie , Alex'e dönerek “Evet , ne istiyorsunuz”
diyerek cevap verir.
Alex ise , 10 yıl önce yaptıkları
büyüyü anlatmaya başlarken , Alex'in kolundan hızlıca çekerek
ağacın arkasına sürükler.Konuşmalarında korku hisseden Ellie ,
korku ve şaşkın gözlerle Alex'e bakarak , “Hadi burdan gidelim”
diyerek Ellie'nin evine doğru yola koyulurlar.Eve geldiklerinde
olayı daha detaylı bir şekilde anlatmaya başlayan Alex'e inanmak
istemeyen Ellie , fabrikasının yandığını düşünerek bir
ihtimal olabileceği kanısına vararak Alex' yardım etmeye karar
verir.
Ertesi gün fabrikaya uğrayıp gerekli
işlemleri yaptıktan sonra diğer arkadaşlarını aramaya başlamak
için fabrikanın önüne geldiklerinde büyük bir patlama olur ve
fabrikanın geri kalanları harap olur.Dakikalar sonra büyük bir
medya ordusu akın eder ve röportaj yapmak istemeyen Ellie , Alex
ile arabaya binerek , arkalarında yanan fabrikayı bırakarak
uzaklaşırlar , olay yerinden.
Yemek için bir yerde duran Alex ve
Ellie , yemeklerini yerken Ellie'nin telefonu çalar. Sigorta
şirketinden aranan Ellie'ye sorular sormaya başlayan Micheal isimli
sigorta şirketi sahibi , Ellie'nin telefonu hoparlöre verdiğinden
dolayı Micheal arkadan gelen sesleride duymaktadır.Ellie telefonda
konuşurken , Alex ise bir yandan 10 yıl önce o büyüyü
yapmamalıydık diyen Alex'i duyar ve Ellie'ye birileri büyüden mi
bahsediyor diyerek soru sormaya başlar.Eliie ise arkadaşım hasta
ve saçmalıyor diyerek konudan uzaklaşmaya çalışsada Micheal
“Hadi ya , bende 10 yıl önce arkadaşlarımla bir büyü
yapmıştım” diyerek dalga geçer.Ellie ise , “Hayır bizde 10
yıl önce büyü yapmıştık , her istediğimizi elde etmek için”
der. Micheal , Ellie'ye bir buluşma teklif eder , sigorta işlemleri
ve büyü hakkında konuşmak için. Ellie ise şuan müsaitseniz
buyurun gelin diyerek , bulundukları yere davet ederek , Micheal'ı
beklemeye başlar.
Micheal buluşma yerine geldikten sonra
olayı anlatan Ellie ve Alex'e bakarak , aslında adının Micheal
olmadığını söyler.Eliie ise “Neden adını değiştirdin”
diyerek soru sorar. Jak ise olaydan sonra bütün olanları unutmak
için adımı ve yaşamımı değiştirmek istedim ve şuan mutluyum
diyerek sözlerine devam eder.
Ellie ve Alex'in anlattıklarını
şaşkınlıkla dinleyen Jak , ilk başta kararsızlık içinde
kalmıştı.Aradan geçen konuşma süreci zarfında Alex'in durumuna
bakarak yardım etmeyi kabul eder ve Nick'i aramaya karar verirler.
Konuşmaya başka yerde devam etmek için oturdukları yerden kalkan
Jak ve Ellie , Alex'e “Hadi gidiyoruz , kalksana” dedikten sonra
ışıklar söner ve birkaç çığlık eşliğinde geri gelen
elektrikten sonra Alex'in yerde yattığını görürler.
Alex , Alex diye bağıran
arkadaşlarına cevap vermeyen Aex'i yerden kaldırarak hastahaneye
götürürler.Şok geçren Alex'e ilk müdaheleyi yapan doktor ile
konuşan Jak ve Ellie , bir yandan da camdan Alex'e
bakarlar.”Kazandığımız herşeyi ne pahasına olursa olsun
kaybedeceğiz” diyen Alex'in yanına koşan arkadaşları ve doktor
hemen Alex'in nabzını kontrol eder.
Doktor Alex'in nabzını kontrol
ederken , Alex ise arkadaşlarına beni kasabama geri götürün
diyerek ağlamaya başlar.Sürekli aynı şeyleri tekrarlayan Alex'e
doktor sorar “Hangi kasaba?” diye.Alex ise Blue Water kasabası
diyerek cevap verir. Blue Water mı diyerek şaşkın bir şekilde
Alex'e bakar ve tekrar ederek “Blue Water dedin değil mi”
der.Alex , “Evet neden şaşırdın” diyerek doktora bakar ve
doktor ise , “Bende o kasabadanım ve 10 yıl önce buraya
yerleştim” diyen doktora bakan Ellie ve Jak hemen doktorum yaka
kartına bakar ve ismin Nick olduğunu görürler ve yoksa sen 10 yıl
önce büyü yaptığımız guruptaki Nick misin dediklerinde ,
doktorun boğazı düğümlenir ve konuşamaz.
Halsizleşen doktor sandalyeye oturur
ve neler olduğunu sorar.Olayı anlatan arkadaşlarının zor durumda
olduğunu anlayınca ne yapmamız gerekiyor diyen Nick'e , Alex'ten
cevap gelir.10 yıl önce yaptığımız büyüyü hatırlıyorsunuz
değil mi?Hani her istediğimiz olacaktı , işte benim isteğimin
önceliği Steve'in ölmesiydi. Bana çok zorbalıklar yapıyor ,
neredeyse her gün dövüyor ve paramı alıyordu ve beni tehdit
ediyordu , bende ölmesini istedim diyerek ağlamaya başlar.
Şimdi ben ölüm istediğim için
teker teker isteklerimiz , Steve yüzünden kötü olaylarla
sonuçlanacak diyerek , tek çarenin tekrardan büyü yapmamız
gerektiğini söyler ve ekler.Hala anlamadınız mı neden bir
şekilde ya da tesadüflerle birbirimizi bulduğumuzu.İşte o yüzden
tekrar büyü yapmamız gerekiyor diyen Alex'i hastaneden çıkartarak
Blue Water kasabasına doğru yol almaya başlarlar.
10 saat süren yolculuğun ardırdan
halen kasabaya varamayan arkadaşlar , değişik şekillerde hastalık
belirtisi göstermeye başlarlar.Sonunda Blue Water kasabasının
tabelasını gören Nick , aynı yoldan geçtiğini düşünerek
hızlı bir şekilde haritaya bakmaya çalışır.Haritada doğru
yolda olduğunu gören , fakat bir türlü kasabaya neden
ulaşamadığını düşünen Nick , biraz daha ilerledikten sonra
yanıp sönen bir ılık görür.Işığa doğru hızlıca
ilerledikçe ışığında kendisinden uzaklaştığını farkeder.
Her ne kadar ışık uzaklaşsada Nick
o ışığı yakalamayı ya da bulunduğu yere gitmeyi
düşünüyordu.Arabada bulunan diğer arkadaşları bir anda gerçek
itiraflarda bulunmaya başlarlar.Ellie,Nick ve Jak'in söyledikleri ,
Alex'in bir anda yattığı yerden frlamsına neden olmuştu.
Konuşılanların hepsi Steve hakkındaydı ve herkes Steve'in
ölmesini istediği gerçeği Alex'i daha da karmaşık bir olayın
içine sokmuştu.
Alex , bir anda “tabi yaa” diyerek
bağırır , herkes sussun ve beni dinlesin diyerek konuşmaya
başlar.Hepimiz bir şekilde birbirini bulması ne rastlantıydı ne
de tesadüftü , bunların hepsi daha önceden ayarlanmıştı
diyerek konuşmaya devam eder. Alex , konuşmasını bitirdikten
sonra etrafına yarı baygın baktığında arabada kimseyi göremez
ve şaşırır.Gözlerini hafiftende olsa etrafı görebilecek bir
şekilde açmaya çalışır ve etrafında kalabalık bir insan
topluluğu görünce şaşkın gözlerle ve kısık bir sesle
“Neredeyim ben,neler oluyor” diyerek bağırmaya çalışır.
Etrafındaki insanlardan “Alex ,sakin
ol” kelimesini duyar ve arkadaşlarının nerede olduğunu sorar ve
bayılır.Ertesi gün kendisine gelen Alex, nerede olduğunu anlamaya
çalışırken birden Steve ismini duyar ve paniklemeye başlar.Hemen
ardından odaya gelen polis Alex'e neler olduğınu anlatmasını
ister.Alex ise önce arkadaşlarının nerede olduğunu sorar ve
cevap alamaz.Daha sonra , neler olduğunu anlatırsam arkadaşlarımın
nerede olduğunu söylermisiniz deyince olumlu cevap alır.
Bütün herşeyi anlatan Alex'in
söylediklerini not tutan polis memuru yavaşça Alex'in yanına
yaklaşarak kulağına “Steve” diyerek fısıldar ve odadan
ayrılır.
- Son
Birkaç hafta sonra Alex , tutuklu
olarak yargılanmak için mahkeme karşısına çıkartılır.
Ormanda kamp yapmaya giden Jack,Nick,Ellie ve Alex'i öldürdüğünü
gösteren bütün deliler doğrultusunda hakem heyeti Alex'i yani
Steve'i şizofren hastası olduğu ve cinayete meyilli olduğu için
Blue Water ruh ve sinir hastalıkları hastahanesinde akli dengesi
yerinde olmadığı gerekçesiyle tutuklu olarak yatmasını uygun
bulur.
2.Son
Yakın zamanda yeniden kurgulanacak.