30 Eylül 2012 Pazar

Çıkmaz


Eski inanışlara göre Hoodo ( karabüyü ) büyüsü yapanların , büyünün kendilerine musallat olmamaları için kız çoçuğu kurban vermeleri gerekmekteydi.1968 yazında toplanan bir gurup arkadaş her istediklerini elde etmek için , ormanın ortasında bulunan , yapımı ölümle sonuçlanan bir madenin içerisinde büyü yapmaya karar verirler.

Büyü yapmaya başlayan gurup , kendi kanlarını bir kaseye akıttıktan sonra sözleri söylemeye başlarlar.Sözleri söyledikten sonra gurup içerisinde bulunan ve herşeye karışan , üstünlük sağlamaya çalışan Steve , o akşam eve gittikten sonra ciddi bir şekilde hastalanarak hastahaneye kaldırılır. Belli bir süre tedavi görmeye başlayan Steve , tüm tedavilere karşın kurtarılamaz ve ölür.

Bu olay karşısında ne olduğunu anlayamayan arkadaşları ise üzerlerine bir lanet geldiğini düşünerek büyüyü bozmaya çalışırlar.Yaptıkları büyüyü bozmak için uğraşan arkadaşlar denedikleri yollarla büyünün bozulduğunu düşünerek normal bir hayat sürmeye başlayan arkadaşlar , ailelerinin kasabadan ayrılması ile bir daha görüşemezler.

Aradan geçen 10 yıl süresince , büyünün işlevselliğinin halen devam ettiğinin farkında olmayan Jak,Nick ve Ellie , normal bir şekilde hayatlarını sürdürürken , farklı hisler içerisinde olup halen büyünün devam ettiğini düşünen ve kurban vermedikleri için kendilerine artık şans değil lanet getireceğinin farkına varan Alex , diğer arkadaşlarını aramaya başlar.

Alex artık normal bir hayat süremiyordu ve her gece kauslar görmeye başlıyordu. Alex'in aklında 2 şey vardı , ya kurban vermediğimiz için üzerimize lanet gelmişti ya da ölmesini istediği Steve'in kendisinden öç almak isteyişiydi. İlaçlarla ayakta durmaya çalışan Alex , arkadaşlarını bulmak için uzun bir yolculuğa çıkar.

Gittiği yerlerde her ne kadar istediklerini elde istsede kısa bir süre sonra tekrar kaybediyordu.Konaklamak için bir kasabada duran Alex , kiraladağı hotelde televizyon izlerken alt yazı olarak geçen flash haberi okumaya odaklanır. “Bir tekstil fabrikasında çıkan yangın” haberi'ni okur. Uykusu gelen Alex, uyumadan önce ilaçlarını içer ve yatar. Televizyonu açık unutan Alex , sabah uyandığında televizyonda fabrikanın yüzde 50'sini yakan yangın itfaiye tarafından kısa sırada kontrol altına alınarak söndürüldüğünü ve ortada büyük bir mal kaybı olduğunu duyar.

Alex , haberi duyar duymaz odadan çıkar ve hotel sahibine giderek , fabrikanın nerede olduğunu sorar ve apar topar çıkış yaparak şehre gider.Yangın yerine vardığında gördüğü kalabalığın içine girer.Kalabalıkta diğer tekstilcilerle konuşan Ellie'yi görerek konuşmasının bitmesini bekler.Konuşmadan sonra Ellie'nin yanına hızlı adımlarla yaklaşarak “Ellie , merhaba” diyerek dikkatinin kendisine gelmesini sağlar.Ellie , Alex'e dönerek “Evet , ne istiyorsunuz” diyerek cevap verir.

Alex ise , 10 yıl önce yaptıkları büyüyü anlatmaya başlarken , Alex'in kolundan hızlıca çekerek ağacın arkasına sürükler.Konuşmalarında korku hisseden Ellie , korku ve şaşkın gözlerle Alex'e bakarak , “Hadi burdan gidelim” diyerek Ellie'nin evine doğru yola koyulurlar.Eve geldiklerinde olayı daha detaylı bir şekilde anlatmaya başlayan Alex'e inanmak istemeyen Ellie , fabrikasının yandığını düşünerek bir ihtimal olabileceği kanısına vararak Alex' yardım etmeye karar verir.

Ertesi gün fabrikaya uğrayıp gerekli işlemleri yaptıktan sonra diğer arkadaşlarını aramaya başlamak için fabrikanın önüne geldiklerinde büyük bir patlama olur ve fabrikanın geri kalanları harap olur.Dakikalar sonra büyük bir medya ordusu akın eder ve röportaj yapmak istemeyen Ellie , Alex ile arabaya binerek , arkalarında yanan fabrikayı bırakarak uzaklaşırlar , olay yerinden.

Yemek için bir yerde duran Alex ve Ellie , yemeklerini yerken Ellie'nin telefonu çalar. Sigorta şirketinden aranan Ellie'ye sorular sormaya başlayan Micheal isimli sigorta şirketi sahibi , Ellie'nin telefonu hoparlöre verdiğinden dolayı Micheal arkadan gelen sesleride duymaktadır.Ellie telefonda konuşurken , Alex ise bir yandan 10 yıl önce o büyüyü yapmamalıydık diyen Alex'i duyar ve Ellie'ye birileri büyüden mi bahsediyor diyerek soru sormaya başlar.Eliie ise arkadaşım hasta ve saçmalıyor diyerek konudan uzaklaşmaya çalışsada Micheal “Hadi ya , bende 10 yıl önce arkadaşlarımla bir büyü yapmıştım” diyerek dalga geçer.Ellie ise , “Hayır bizde 10 yıl önce büyü yapmıştık , her istediğimizi elde etmek için” der. Micheal , Ellie'ye bir buluşma teklif eder , sigorta işlemleri ve büyü hakkında konuşmak için. Ellie ise şuan müsaitseniz buyurun gelin diyerek , bulundukları yere davet ederek , Micheal'ı beklemeye başlar.

Micheal buluşma yerine geldikten sonra olayı anlatan Ellie ve Alex'e bakarak , aslında adının Micheal olmadığını söyler.Eliie ise “Neden adını değiştirdin” diyerek soru sorar. Jak ise olaydan sonra bütün olanları unutmak için adımı ve yaşamımı değiştirmek istedim ve şuan mutluyum diyerek sözlerine devam eder.

Ellie ve Alex'in anlattıklarını şaşkınlıkla dinleyen Jak , ilk başta kararsızlık içinde kalmıştı.Aradan geçen konuşma süreci zarfında Alex'in durumuna bakarak yardım etmeyi kabul eder ve Nick'i aramaya karar verirler. Konuşmaya başka yerde devam etmek için oturdukları yerden kalkan Jak ve Ellie , Alex'e “Hadi gidiyoruz , kalksana” dedikten sonra ışıklar söner ve birkaç çığlık eşliğinde geri gelen elektrikten sonra Alex'in yerde yattığını görürler.

Alex , Alex diye bağıran arkadaşlarına cevap vermeyen Aex'i yerden kaldırarak hastahaneye götürürler.Şok geçren Alex'e ilk müdaheleyi yapan doktor ile konuşan Jak ve Ellie , bir yandan da camdan Alex'e bakarlar.”Kazandığımız herşeyi ne pahasına olursa olsun kaybedeceğiz” diyen Alex'in yanına koşan arkadaşları ve doktor hemen Alex'in nabzını kontrol eder.

Doktor Alex'in nabzını kontrol ederken , Alex ise arkadaşlarına beni kasabama geri götürün diyerek ağlamaya başlar.Sürekli aynı şeyleri tekrarlayan Alex'e doktor sorar “Hangi kasaba?” diye.Alex ise Blue Water kasabası diyerek cevap verir. Blue Water mı diyerek şaşkın bir şekilde Alex'e bakar ve tekrar ederek “Blue Water dedin değil mi” der.Alex , “Evet neden şaşırdın” diyerek doktora bakar ve doktor ise , “Bende o kasabadanım ve 10 yıl önce buraya yerleştim” diyen doktora bakan Ellie ve Jak hemen doktorum yaka kartına bakar ve ismin Nick olduğunu görürler ve yoksa sen 10 yıl önce büyü yaptığımız guruptaki Nick misin dediklerinde , doktorun boğazı düğümlenir ve konuşamaz.

Halsizleşen doktor sandalyeye oturur ve neler olduğunu sorar.Olayı anlatan arkadaşlarının zor durumda olduğunu anlayınca ne yapmamız gerekiyor diyen Nick'e , Alex'ten cevap gelir.10 yıl önce yaptığımız büyüyü hatırlıyorsunuz değil mi?Hani her istediğimiz olacaktı , işte benim isteğimin önceliği Steve'in ölmesiydi. Bana çok zorbalıklar yapıyor , neredeyse her gün dövüyor ve paramı alıyordu ve beni tehdit ediyordu , bende ölmesini istedim diyerek ağlamaya başlar.

Şimdi ben ölüm istediğim için teker teker isteklerimiz , Steve yüzünden kötü olaylarla sonuçlanacak diyerek , tek çarenin tekrardan büyü yapmamız gerektiğini söyler ve ekler.Hala anlamadınız mı neden bir şekilde ya da tesadüflerle birbirimizi bulduğumuzu.İşte o yüzden tekrar büyü yapmamız gerekiyor diyen Alex'i hastaneden çıkartarak Blue Water kasabasına doğru yol almaya başlarlar.

10 saat süren yolculuğun ardırdan halen kasabaya varamayan arkadaşlar , değişik şekillerde hastalık belirtisi göstermeye başlarlar.Sonunda Blue Water kasabasının tabelasını gören Nick , aynı yoldan geçtiğini düşünerek hızlı bir şekilde haritaya bakmaya çalışır.Haritada doğru yolda olduğunu gören , fakat bir türlü kasabaya neden ulaşamadığını düşünen Nick , biraz daha ilerledikten sonra yanıp sönen bir ılık görür.Işığa doğru hızlıca ilerledikçe ışığında kendisinden uzaklaştığını farkeder.

Her ne kadar ışık uzaklaşsada Nick o ışığı yakalamayı ya da bulunduğu yere gitmeyi düşünüyordu.Arabada bulunan diğer arkadaşları bir anda gerçek itiraflarda bulunmaya başlarlar.Ellie,Nick ve Jak'in söyledikleri , Alex'in bir anda yattığı yerden frlamsına neden olmuştu. Konuşılanların hepsi Steve hakkındaydı ve herkes Steve'in ölmesini istediği gerçeği Alex'i daha da karmaşık bir olayın içine sokmuştu.

Alex , bir anda “tabi yaa” diyerek bağırır , herkes sussun ve beni dinlesin diyerek konuşmaya başlar.Hepimiz bir şekilde birbirini bulması ne rastlantıydı ne de tesadüftü , bunların hepsi daha önceden ayarlanmıştı diyerek konuşmaya devam eder. Alex , konuşmasını bitirdikten sonra etrafına yarı baygın baktığında arabada kimseyi göremez ve şaşırır.Gözlerini hafiftende olsa etrafı görebilecek bir şekilde açmaya çalışır ve etrafında kalabalık bir insan topluluğu görünce şaşkın gözlerle ve kısık bir sesle “Neredeyim ben,neler oluyor” diyerek bağırmaya çalışır.

Etrafındaki insanlardan “Alex ,sakin ol” kelimesini duyar ve arkadaşlarının nerede olduğunu sorar ve bayılır.Ertesi gün kendisine gelen Alex, nerede olduğunu anlamaya çalışırken birden Steve ismini duyar ve paniklemeye başlar.Hemen ardından odaya gelen polis Alex'e neler olduğınu anlatmasını ister.Alex ise önce arkadaşlarının nerede olduğunu sorar ve cevap alamaz.Daha sonra , neler olduğunu anlatırsam arkadaşlarımın nerede olduğunu söylermisiniz deyince olumlu cevap alır.

Bütün herşeyi anlatan Alex'in söylediklerini not tutan polis memuru yavaşça Alex'in yanına yaklaşarak kulağına “Steve” diyerek fısıldar ve odadan ayrılır.

  1. Son
Birkaç hafta sonra Alex , tutuklu olarak yargılanmak için mahkeme karşısına çıkartılır. Ormanda kamp yapmaya giden Jack,Nick,Ellie ve Alex'i öldürdüğünü gösteren bütün deliler doğrultusunda hakem heyeti Alex'i yani Steve'i şizofren hastası olduğu ve cinayete meyilli olduğu için Blue Water ruh ve sinir hastalıkları hastahanesinde akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle tutuklu olarak yatmasını uygun bulur.

2.Son

Yakın zamanda yeniden kurgulanacak.


26 Eylül 2012 Çarşamba

Labirent


19 yaşındaki Martin , çocuk yaşlada gördüğü zulüm ve siddetten dolayıbabasına her zaman kin beslemişti.Geçmiş zamanda gördüğü zulüm , Martinin içine kapanık olmasını ve çevresindekilere karşı asabi bir şekilde davranmasına sebep olmuştu.

Okul çağlarında çok başarılı bir öğrenci olduğu dönemlerde derslerinin dışında en çok sevdiği şey motorlarla ilgilenmek ve onları tamir etme işleri ile uğraşmaktı. Bir yandan tamir ederken bir yandan da babasının yaptıkları aklına geldikçe yaptığı işi bozup kendini sakinleştirmek için tekrar tamir etmeye başlardı.

Yıllar boyunca içinde büyüttüğü kin ve nefretin ne zaman açığa çıkacağını merak ederek kafasında planlar yapardı.Aradan geçen zaman zarfında her ne kadar çok fazla düşünerek kendini kışkırtmasada aklının bir kenarında ya da uykularında kabus gibi içini kemiren bir intikam açlığı hissederdi.Sürekli babasının ölmesini isteyen Martin diğer yandan da hayatı boyunca kaçak durumuna düşeceği korkusuna kapılarak hep erteliyordu.

Kış ayının ortasında çok fazla içtiği için eve giderken , etrafını bulanık bir şekilde görmeye başlayan Martin bir anda yere yığılır.Kimsenin geçmediği bir yoldan eve giderken yere düşen Martin , kışın dondurucu soğuğun'da bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştı.Uyandığında neler olduğunu hatırlamayan , fakat belki de son kez gözünü açmaya çalışırken yarı baygın bir şekilde hayal meyal gördüğü birisinin kendisine doğru yaklaştığını hatırlar ama ne olduğunu ve neye benzediğini hatırlayamaz.

Aklında hep soru işareti olarak kalan bu mucizeyi kimin nasıl gerçekleştirdiğini hatırlamaya çalışır.Hatırlamaya çalıştığı zaman garip bir şekilde , sanki etrafındaki objeler hareket ediyormuşcasına yer değiştiriyor ya da üzerine doğru geliyordu.Kendini bir labirentteymiş gibi hissetmeye başlayan Martin , bir çıkış yolu aramaya başlamıştı.

Yine bir gün aynı durum içerisine düşen Martin , bu sefer objelerin üzerine gitmeye karar verir. Her ne kadar objelerin üzerine gitmeye çalışsa da , ya objeler kayboluyor ya da kendisine doğru yakalayarak bir şekilde şekilde şekil değiştirerek kayboluyordu.

Gördüğü objelere ilk başlarda anlam veremeyen Martin , daha sonraları dikkatli bir biçimde baktığında anılarına ait fotoğraflar ve objeler gördüğünü anlar.Bulunduğu labirent'i şekillendirmeye çalışan Martin , her bir objenin hatırası olduğunu düşünerek o objelerin ait olduğu yıllarına göre farklı bir biçimde şekillendirerek düşünmeye başlar.

Labirent'in aslında kendi anılarından oluştuğunu ve çıkış yolunun anılarının sırasına göre dizildiğini düşünen Martin , her iyi anı karşısında kendisine açılan yoldan geçerken , her kötü anısında ise karanlık bir boşluğa düşüyordu..

Karanlık'tan çıktığı zaman tekrar labirent'in başına dönen Martin , her seferinde aynı şey olduğunda iyi olan anılarının belli aralıklarla ortaya çıkarak yol gösterici olduğunu anlamıştı.Tek yapması gerekenin kötü anılarını bir şekilde iyiye çevirereko yollardan geçme arzusu idi.Tekrar denmeeye karar veren Martin , bir ara bulduğu parlak bir zemine yaklaşır ve ellerini yavaşça yüzüne yaklaştırarak ağlamaya başlar.Karanlığı iyi bir anısına dönüştüremeyen Martin , gittikçe yaşlanmaya başladığını farkederek bağırmaya başlar.Olduğu yere oturarak “Artık yoruldum , lütfen birisi yardım etsin.” diyerek ağlamasına devam ederken olduğu yere uzanır ve uyumaya başlar.

Uykusunda kendisini bir boşlukta bulan Martin ,, etrafta çıkış yolu araken gördüğü bir ışık süzmesine doğru koşmaya başlar. Işığın önüne geldiğinde eski anılarına ait sesler duyar ve dinlemeye başlar.İlerlemeye başlayan Martin , ışığın kaybolduğunu farkeder.Başka bir yerde gördüğü ışığa doğru giderken etraf kararmaya başlar ve gördüğü ışığa doğru koşmaya başlar. Diğer ışığa ulaşan ve başka bir anıya ait sesler duymaya başlayan Martin , sanki kendisine bir mesaj verildiğini düşünür.

Bulunduğu ışıktan ayrılıp gördüğü diğer ışığa koşarken tekrar kararan hava yüzünden bu kez yönünü tam seçemez ve ışığa ulaşamaz , kendisini boşlukta savrulurken bulan Martin , bir anda bir zemin üzerinde olduğunu hissederek ayağa kalkar. Her tarafı karanlık içersinde olan Martin korkmaya başlar. Etrafına bakarken “Martin , Martin” seslerini duymaya başlar.Sesten uzaklaşmak için karanlıkta koşmaya başlayan Martin , bir anda duvara çarparak durur.Bulunduğu yeri eliyle incelediğinde ise bir kapı kolu bularak açmaya çalışır.Duyduğu sesin kendisine daha da yaklaştığını hisseden Martin , hızlı bir şekilde ve panikle kapıyı açmaya çalışır ve kapıyı açarak içeri girer.

Kapıyı sertçe kapatan Martin , bir anda uykusundan uyanarak etrafına bakınır.Kimsenin olmadığını ve labirent'te olduğunu farkederen Martin , ne pahasına olursa olsun labirent'ten kurtulmak için düşünmeye başlar.

Labirent'te ilerlerken her iyi anı sayesinde kendisine açılan yoldan ilerleyen Martin , karşısına çıkan kötü anılarıyla yüzleşmeye başlar.Önüne çıkan karanlık çukura atlayan Martin , kendisini babasının annesini dövdüğü zamanda bulur.Etrafına şaşkın şaşkın bakan Martin , bulunduğu ortamda babasına karşı gelmeye çalışır ve annesini kurtarmak için babasının önüne geçerek “Yeter artık” demeye başlar.

Babasının kendisine vurmasını engelleyerek annesinin dayak yemesini önleyen Martin , bulunduğu ortamın yapboz taşları gibi şekil değiştirmesiyle kendini tekrar labirent'te bulur ve önündeki karanlık çukur'un yol haline gelmesi ile yol'una devam eder.

Uzun bir süre kötüanılarını iyiye dönüştürerek yol'una devam etmeyi başaran Martin , yorgun ve bitkin bir şekilde olduğu yere yığılarak tekrar uykuya dalar.Kendini tekrar karanlık bir boşlukta gören Martin , bu sefer daha önce gördüğü ışığı görür ve takip etmeye başlar. Bu sefer her ışığa geldiğinde “Seni seviyorum” kelimesini duyar.

Her duyduğu kelimeyi dikkatlice dinleyen Martin , sesin annesinin sesi olduğunu düşünerek “Anne” diyerek bağırır ve diğer ışıklara doğru koşmaya başalarken etrafını parlak bir ışık süzmesi sarar ve bir anda uykusundan uyanır. Martin , gözlerini yarı baygın olarak açtığında hastane koridorlarında sedye ile taşındığını farkeder. Seslerin aslında gerçek hayatta annesinin “Seni seviyorum” kelimesi , yaşam ile ölüm arasında aydınlık ve karanlık yolculuğunda kendisine yardım etmişt yol bulmasında. Annesine yaklaşarak kısık ses ile kendisini çok sevdiğini söyler ve beni nasıl bulduğunu sorar.

O gece seni çok aradım fakat ulaşamadım, gittiğin yerlere giderek arkadaşlarına seni sordum.En son Labrient adlı barda olduğunu öğrendim ve oraya gittim.Geç saatlere kadar içtiğini ve sarhoş bir şekilde ayrıldığını söylediler. Bende yine babana kızıp içtiğini düşündüm. Bardan ayrılarak evin yolunu tuttum.Fakat eve doğru giderken aklıma , senin bana kızgın olduğun zamanlar da kimsenin kullanmadığı ve kendini o yolda rahat hissettiğini söylediğin o patika yoldan eve gitmeye başladım.

Seni bulduğumda donmak üzereydin ve yanına yaklaştığımda yarı baygın bir şekildeydin , diyerek anlatır.Martin , annesinin elini sıkar ve yavaşça kalkmaya çalışarak annesine sarılır ve ağlamaya başlar.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Şiddet


Küçük yaşlarda babası tarafından şiddet’e maruz kalan Tom , içine attığı ve istesede bir türlü yapamadığı intikam duygusunu bastırmaya çalışmıştı. Dayak yerken annesinin yardım etmeye çalışması Tom’un dayak yemesini durduramıyordu. Her yardım edişinde dayktan nasibini alan Tom’un annesi bir gün aldığı bir darbe yüzünden bilinç kaybına maruz kalmıştı.

Bu durum karşısında evden ayrılan Tom , annesinin kendisi için kafa dinlemek ve rahatlamak amacıyla aldığı evine taşınır. Sürekli bir şekilde hastaneye giderek ennesiyle ilgilenen Tom , hastaneye her gidişinde babasını görmemek için dua eder. Yürürken sürekli arkasına bakan ve korku içerisinde olan Tom’un farkına varan Lisa bir gün hastanedeyken Tom’un yanına gelerek “Siz iyimisiniz” diyerek yaklaşmaya çalışır.

Cevap alamayan Lisa , kafasını sallayarak işinin başına döner.Aradan 1 hafta geçmiş olmasına rağmen Tom ziyarete gelmemişti. Merak içinde kalan Tom’un annesi Lisa’dan bir iyilik ister ve oğlunun iyi olup olmadığını öğrenmesi için yardım ister. Tom’un kaldığı yere giderek kontrol eden Lisa ev’in dağınık olduğunu görür ve hastaneyi arayarak haber verir.
Nerede olduğunu düşünen Lisa , yürürken eve başkalarının girdiği görür ve sessizce takip etmeye başlar. Evden hızlıca çıkıp koşmaya başlayan yabancıyı takp eden Lisa , şehire 1.5 km uzaklıkta olan ormanlık alana doğru yol alır. Orda Tom’u gören Lisa yanına giderek “Annen seni çok merak etti , nerelerdeydin” diyerek sorgulamaya başlar.

Bu durum karşısında şaşıran Tom , sen kimsin neden beni takip ediyorsun diyerek uzaklaşmaya çalışır. Lisa , takip ederek kolundan tutar ve , sanki benim için bir şey ifade ediyorsun , annenin isteği üzerine seni kontrol etmeye gittim ama evde yoktun , evden çıkan arkadaşını takip ederek seni buldum ne halin varsa gör diyerek uzaklaşır.

Arkadan bağıran Tom , anneme birşey mi oldu diyerek Lisa’ya doğru koşmaya başlar. Yok birşey olmadı sadece seni merak etti ama sen 1 haftadır ortalarda yoksun diyerek sitemde bulunan Lisadan özür dilyerek neden gelmediğini anlatmaya başlar.

Evin halini görmüşsündür diyerek sözlerine başlayan Tom  , geçen hafta babam beni takip ederek kaldığım yeri bulmuş ve evi dağıtmış.Sanırım herşeyi para için yaptı , zaten annemide aldatıyordu üstüne birde beni dövüyordu diyerek konuşmaya devam eden Tom’un gözleri dolmaya başlamıştı.
Ben artık gideyim diyerek ayağa kalkan Lisanın kolundan tutarak yüzüne masumane bir bakış alan Tom , biraz daha kalmak istemezmisin diyerek ricada bulunur. Ben artık gideyim hava kararmaya başladı evdekiler merak eder diyerek oradan uzaklaşır.

Akşam vakti şehire inen Tom , babasını bir köşede biri ile konuşurken görür ve takip etmeye başlar. İçindeki intikam ateşini babasını her görüşünde daha da alevdiren Tom , biran önce intikam almak istiyor ama bir yandan da annesini düşünüyordu. Ne yapacağına tam olarak karar veremeyen Tom sinsice yüzüne takındığı gülüş ile oradan sesizce ayrılarak karanlıkta kaybolur.

Aklına bir kurnazlık gelen Tom , plan oluşturmaya başlar. Planı kurduktan sonra Lisayada anlatarak yardım ister. Annesinin durumunu ve Tom’un psikolojisini göz önüne alarak yardım teklifini kabul eder.Planı tekrar gözden geçiren Tom , herkese ne yapmasını gerektiğini anlatır ve Lisayı yolcu ettikten sonra ormanın o güzel havası ile uykuya dalar.

Ertesi gün Lisa ile buluşan Tom diğer arkadaşları ile birlikte planı uygulamak için yol’a koyulurlar.Tom hastaneye giderek annesine durumu anlatır ve doktorlarlada konuşarak annesinin kaldığı odayı değiştirirler. Tom’un arkadaşının , avukat olan annesi tarafından , Tom’un babasına eşinin ölümü üzerine bütün mal varlığının Tom’a bırakıldığını bildiren bir yazı gönderilir.Mirasın Tom’a bırakıldığını öğrenen baba çılgına dönerek Tom’un izini sürmeye başlar.

Tom ise durumlardan haberdar bir şekilde babasının hemen hemen hergün geçtiği yollardan birine yakın olan bir cafede oturarak babasının kendisini bulmasını isteyerek kendisini belli eder. Babasını farkeden Tom görmezlikten gelerek oturduğu cafede Lisa ile birlikte annesinin yazdığı vasiyetnameyi okur numarası yapar.

Tom’un reşit olmadığı ve mirası alabilmesi için 18 yaşından gün alması gerekiyor olduğunu düşünen baba , birkaç gün sonra 18 yaşından gün alacak olan Tom’un peşine düşerek reşit olmadan vasiyetnameyi eline geçirmek için plan yapmaya başlar.O gün Tom’u takip eden baba kaldığı yeri öğrenerek yakınlarda beklemeye başlar.

Harekete geçmek için arkadaşlarının evden çıkması bekler ve beklerken planını tekrar gözden geçirmeye başlar. Evden çıkan arkadaşlarının uzaklaştığı sırada Tom evin ışıklarını kapatarak yanına aldığı beyzbol sopası ile uyuyor numarası yaparak babasının gelmesini bekler.

O sırada Lisa arayarak Tom’a , babasının evin çevresinde olduğunu ve dikkat etmesini söylerek telefonu kapatır. Aradan az bir zaman geçtikten sonra evin içinde sesler duyan Tom yanındaki beyzbol sopasını sıkarak beklemeye başlar. Babası evin içinde vasiyetnameyi ararken birden yanıp sönen bir kırmızı ışık olduğunu ve bu ışığın bir kamera olduğunu farkederek aramayı yarıda bırakark evden uzaklaşır.

Tom planın işlediğini ve arkadaşlarının evin belli köşelerine kurduğu kameraların işe yaradığını Lisayı , annesini ve avukat’ı arayarak haberdar eder. Ertesi gün tekrar eve gelen baba öncelikle etrafı kolaçan ederek aramaya başlar. Tom’un odasında bulduğu vasiyatnameyi alarken gizli bir kamera ile kaydedildiğini farkedemeyen baba kağtları alarak evden uzaklaşır.

Hızlı bir şekilde yürüyen babayı gören Lisa , avukatı arayarak babanın olduğu yeri söyler. Avukat ise babanın bulunduğu yere giderek karşısına çıkar ve bilerek Tom’un babasıyla çarpışır.Elindeki kağıtları yere düşüren baba hızlı bir şekilde kağıtları toplamaya çalışır ve yardım eden avukat’a “Dikkatli olsana be kadın” diyerek sesini yükseltir. Kağıtları toplamasına yardım eden avukat kağıtların veraset belgeleri olduğunu farkeder ve yardım edebilecğim bir durum varmı der.

Hayır yok diyen baba’ya cebinden çıkardığı kartını belki lazım olur dierek uzatır. Kartı alan baba uzaklaşarak kaybolur.Tom’un peşine düşerek veraset’i kendi üzerine yaptırması için tekrar plan yapan baba o sırada Tom’u görerek peşine düşer. Durumun farkına varan Tom ara sokaklardan birine girerek kaçıyormuş gibi bir hava verir.

Tom’u ara sokaklardan birinde sıkıştıran baba Tom’a veraset’i kendisine devretmesini isteyerek kendisini tehdit eder. Aralarında geçen münakaşa sonucunda kabul ederek vasiyetnameyi babasına devrettiğine dair yazılı bir şekilde devrettiğini yazar ve imzalar.

Olaydan sonra avukatı arayan baba , bir durum hakkında bana yardımcı olabilirmisiniz diyerek görüşmek istediğini söyler. Buluşmaya giden baba ve Tom avukat’a oğlunun veraset’i kendisine devrettiğini söyleyerek onaylatır. Yapılan işlemlerden sonra avukat’a teşekkür ederek gözden kaybolur.

Yasal süreç işlemini başlatan avukat , babanın insana zarar verme , hırsızlık , zor kullanma ve sahtekarlık adına tutuklama emri çıkartarak babanın peşine düşer. Veraset ile ertesi gün başka bir avukat’a giderken polisler tarafında durdurularak göz altına alınan babaçıkarıldığı mahkemede tutuklanarak ceza evine yollanır. Annesi ve Tom mutlu bşr hayat sürer.

Kırmızı Noktalar


Karanlığın ortasında dizlerinin üstüne çökmüş ve sesizce ağlayan küçük bir kızın kurtulma sevinci bir anda terin sarsılmasıyla kabus’a dönüştü.Hızlıca ayağa kalkarak korku dolu hislerle arkasına bakmadan koşmaya başlar ve aniden durarak arkasına yavaşça bakmaya başlar.Çok uzuak’ta kırmızı noktaların hareket ettiğini farkeder ve bir anlam veremez ne olduğuna.Ne olduğunu görmek için karanlıkta saklanabilecek bir yer bulmaya çalışırken , yerler daha da hızlı sarsılmaya başlar.Bir anda yüksek ses etkisi yaratan bir ışık süzmesinin yukarıya doğru çıktığı görür ve kafasını ışıkla beraber yönüne doğru yavaşça hareket ettirir.

Bir anda ortalık gündüz misali aydınlanınca her tarafın yıkıldığını , yerde ki  insanların cansız bedenini ve harabe olmuş bir sokak görünce etrafında dönerek ne olduuna anlam vermeye çalışır.Uzaktaki kırmızı ışkların iyice yaklaştığını görünce devrilmiş bir otobüsün içine girerek saklanır.Etraflarına ateş ederk ilerleyen ve kendilerine “Cehennem Orduları” diyen bir ordunun bağırma seslerini duyar ve korkmaya başlar.Seri bir şekilde bulunduğu yerden kalkarak koşmaya başlar ve biranda yolun çevresine örülmüş duvar’a çarparak yere düşer.

Gözlerini açtığında ise İyi ki doğdun Victoria diyen insanlara garip bir ve korku dolu gözlerle bakar.Victoria yapılan bu şaka arkadaşları tarafından Holografik bir ortamda hazırlayarak Victoria’nın karanlığa olan korkusunu ve gördüğü kabuslardan kurtulması sağlamak için hazırladıkları bir oyun olduğunu öğrenince eline geçirdiği ne varsa arkadaşlarına fırlatmaya başlar.O gece rüyasında kendisine yapılan şakanın etkisinde ki görüntüler aklına geldikçe garip bir ses duyar ve uyanır.

Ayağa kalkıp pencereden dışarıya baktığığında , elini ağzına götürerek ağlamaya başlar.
Kırmızı noktaların bulunduğu şehri altına üstüne getirdiğini görerek ” Hayır bu imkansız” dercesine ağlamaya devam eder.Kırmızı noktalar Victoria için yapılmış bir oyun değil , gerçek olarak ölüme yaklaşan insanları cehenneme götürmek için Lucifer tarafından gönderilen askerlerdi.

Kan Kokusu


Küçük yaşlarda gördüğü şiddet’ten dolayı , içine kapanık ve asosyal olarak yetişen Daniel belli bir yaş’ a geldikten sonra ailesinden ayrı yaşamak için evden ayrılır ve çevresindekilerin yardımı ile psikolojik tedavi almaya karar verir. Aklından hiç çıkmayan , gördüğü şiddetlerin suçlusu olarak başta üvey babası olmak üzere içinde hep ona karşı kin ve nefret beslemiştir. Diğer yandan , gördüğü şiddetleri engelemeyen ve sadece izleyici olarak arkaplanda olan annesine’de bir o kadar kin besleyen Daniel , gördüğü psikolojik tedaviler sonucunda azda olsa kendisni rahatlatır ve doktor’un verdiği ilaçlar sayesinde her sinirlendiğinde ve aklına gelen o eski günlerdeki olayları azda olsa unutabilmektedir.

Birgün tedaviden döndükten sonra ilaçlarını almayı unutur ve yorgunluktan kendisini kanepenin üzerine atarak uyuklamaya başlar. Daniel kabuslar görmeye ve garip sesler çıkarmaya başlar. Birilerinin sürekli , gördüğü şiddetin cezasını vermelisn diyerek Daniel’a akıl oyunları oynamaya başlar.Ani bir hareketle koltuktan fırlayan Daniel , su içmek için mutfağa doğru terli bir şekilde ilerler.

Büyük bir şaşal’ı tepesine dikip içerken , bir anda , adını yavaş bir şekilde birisinin ”Daniel Daniel intikamını almalısın” diye kulağında fısıldayan sesler çınlamaya başlar.Bu seslere aldırış etmeyen Daniel mutfaktan çıkıp koltuğa doğru yürümeye başlar.Koltuk’ta birisinin yattığını farkeden Daniel , hayal gördüğünü zannederek gözlerini ovuşturur.Ovuşturduktan sonra gözlerini açan Daniel’ın tam karşısında uzun siyah saçlı , siyah pelerinli ve gözleri olmayan birisinin ona yüksek sesle Daniel diye bağırışı ile karşılaşır ve olduğu yere düşer.
Bir süre yerde baygın vaziyette kaldıktan sonra kendine gelir ve koltuktan hiç kalkmadığını gördüğünün bir kabus olduğunu anlar.Ertesi gün iş’e gittiğinde herşey normal olarak devam ederken , iş arkadaşları Daniel sen iyimisin rengin solmuş gibi bir halin var demeye başlarlar.Daniel ise , gece pek rahat uyuyamadım ve birazda baş ağrısı var diyerek işine devam eder.

O gün baş ağrısının şiddetlenmesi üzerine izin alarak evine erken dönerek her zaman ki gibi kendini koltuğa atar ve uyumaya başlar.İntikamını almak için üvey babasını öldürmek üzere yol’ çıkan Daniel , elindeki bıçakla üvey babasını yol boyunca takip etmeye başlar.Karanlık bir sokağa geldikten sonra hızlı adımlara yanına doğru yaklaşan Daniel , üvey babasının arkasını dönmesiyle bıçağı kalbine saplayarak orada ölüm’e terk eder.

Tekrardan terli bir şekilde uyanır ve banyoya giderek karanlıkta elini yüzünü yıkamaya başlar. Burnuna garip kokular gelen Daniel , lambayı açtığında gözlerine inanamaz.Üstü başı kan içinde olan ve şakın bir biçimde vücudunu kontrol eden Daniel , bu benim kanım değil diyerek kendi kendine söylenmeye başlar.Aynaya doğru döndüğünde karşısında daha önceden gördüğü siyah pelerinli ve uzun saçlı kişiyi gören Daniel , ne yaptın ne istiyorsun diyerek bağırmaya başlar.

Ben , “insanların öfkeleriyle beslenir ve onların rahata kavuşması için öldürürüm”diyerek oradan uzaklaşır.Diğer yandan polislerin üvey babasının cesedini bulur ve etrafı incelemeye başlar.İnceleme sırasında o saatlerde vardiyası biten ve eve doğru giderken olaya tanık olan bir kız ile konuşmaya başlarlar.Kız ifadesinde verdiği detaylarda Daniel’i tarif eder. Araştırmalarına devam eden polis Daniel’ın izini bularak takip etmeye başlar.
Arama emri çıkartan polis Daniel evde yokken evine girip araştırma yapan polislerden birisinin cinayet’te kullanılan bıçak olduğunu sandığı kör bir ekmek bıçağı bulur ve üzerinde adli inceleme yapmak üzere merkeze götürürler.Bıçağın cinayette kullanıldığını , üzerindeki kan pıhtısından alınan örnekle yapılan incelemede kesinleşerek Daniel için tutuklama emri çıkartılır.

İş yerine giden polisler tarafından tutuklanarak sorgulanmak üzere götürülürken , ne yapıyorsun ben neyaptım bırakın beni diyerek bağıran Daniel , üvey babanı öldürmekten suçlu bulunuyorsun , sessiz kalma hakkına sahipsin avukat tutacak paran yoksa devlet tarfından sana bir avukat atanacaktır diyerek haklarını okuyan polis memuru , Daniel’ı kelepçeleyerek polis merkezine götürürler.

Daha önceden gördüğü şiddetlerden solayı psikolojik tedavi gördüğü anlaşılan Daniel’ın psikolog doktoru polis merkesine çağrılır.Polis merkezine gelen psikolog doktor Zack , Daniel’a ilaçlarını kullanıp kullanmadığını sorar.Daniel ise hayır kullanmıyorum ve artık gerekte duymuyorum , çünkü hiçbir işe yaramıyorlar , ne zaman kullansam beni halsiz ve bitkin yapıyor , sanki hafızamı silerek hiçbirşey hatırlamamamı sağlıyor , o yüzden bıraktım diyerek bağırmaya başlar ve şiddet kullanmaya başlar.

Polisler tarafından etkisiz hale getirilerek hücreye kapatılan Daniel’ın gözlem altına alınarak hal ve hareketlerinin incelenmesini talep eden doktor , olumlu bir cevap alır ve oradan ertesi gün geri gelip Daniel’i alarak hastane ortamında gözlemlemek için uzaklaşır.Ertesi gün Daniel’i hastanede gözlem altına alan Zack , yaptığı testler karşısında bir hayli şaşırır.
Daniel’ın bilinç altındaki intikam isteğinden kaynaklandığını düşündügü gerçek hayatta yapamadıklarını rüyasında iken gerçeğe dönüştürerek yapması ve uyandığında bunların gerçek degil rüya olduğunu sanmasından dolayı Daniel’ın çift karakterli olduğunu öne süren Zack , polislere vereceği rapora Daniel hakkındaki düşüncelerini ve gözlemlerini ileterek , Daniel’ın akıl hastanesine yatmasını onaylar.

İntikam


Küçükken geçirdiği trafik kazası sonucu , geçirdiği travmadan sonra kaybettiği hafızasını yıllar boyunca geri kazanmak için çok uğraş vermişti.Bazı anılar’ı anlık olarak göz önüne gelsede tam olarak hatırlayamadığından bulanıklaşarak kayboluyordu.Ama tam olarak her seferinde gördüğü birşey vardı ki bir türlü unutamıyordu.

90 km hızla giderken gördüğü kişinin yüzünde ki korkuyla karışık gülme ifadesini bir türlü aklından çıkaramıyordu.Kazadan sonra babasını kaybeden Josh , yeni yeni kendine gelmeye ve hafızasını yavaş yavaş kazanmaya başlarken , sanki birşeylerin hafızasını tekrar kazanmaması için beynine bir duvar örmüş gibi hissediyordu.

Ne zaman eski anılar’ı ve o garip yüz ifadesi gözünün önüne gelse anlık kulak çınlamasıyla birlkte kısa süreli bir burun kanaması ve 3-5 dakikalık bir baygınlık geçiriyordu.Her bayıldığında o kaza anını tekrar yaşıyor , çığlıklar ve ter eşliğinde uyanıyordu.Josh uyandıktan sonra cafe’de bulunan ve gece vardiyasında çalışan Marry , yanına yaklaşarak iyimisin diyerek bir bardak su uzatır.Suyu içtikten sonra ayağa kalkıp tam adım atacakken bayılarak yere düşen Josh’u kaldırarak  Marry eşliğinde hastaneye götürülür.

O gece’yi hastanede geçiren ve  yakını olmayan Josh’a Marry refakat eder.Sabah olduğunda doktorların Josh’u kontrol için geldiklerinde jash’u yatağında olmadığını farkederler ve hemen hastane ve etrafını araştırmaya başlarlar.Hastaneye 500 metre uzaklıktaki park’ın bankında çamurlu bir vaziyette yatar bir vaziyette bulunan Josh’un akibetinin kendisinde olmadığının farkına varan doktorlar acil ve hızlı bir şekilde muayene odasına götürerek durumu anlamaya çalışmak için testler uygulamaya başlarlar.

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing / Göz Hreketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme -  EMDR'nin iki yönlü uyarımı içeren tedavi prosedüründe, nörobiyolojik mekanizmaları uyardığı, epizodik anıların harekete geçmesine katkıda bulunarak bu anıların kortikal semantik hafızaya entegre olmasını hızlandırdığı öne sürülmektedir)  yöntemi uygulanarak Josh’un hafızasını tekrar kazandırmaya çalışırlar. Fakat yapılan testlerin her defasında daha saldırgan bir hal alan Josh’un durumunu bir türlü anlayamayan doktorlar , onu bir hücre odasına kapatarak üzerinde testler yapmaya devam ederler.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra kaçış planları yapmaya başlayan Josh , bir gece vakti nasıl olduğunu anlayamadığı bir şekilde hücrenin kapısının açıldığını görür ve arkasına bakmadan kaçmaya başlar.Hastaneden iyice uzaklaştığını farkedince bir ara sokak’ta soluklanmak için duran Josh , arkasında sanki birisinin onu izlediği izlenimine kapılır ve yavaşça arkasını döner. Arkasına baktığında kimsenin olmadığı gördüğünde derin bir nefes almak için önünü döndüğünde kazada gördüğü garip yüz ifadesini karşısında görünce yere düşer.

Sürünerek ondan uzaklaşmaya çalışan Josh , benden ne istiyorusn ben sana ne yaptım rahat bırak beni diyerek söylenmeye başlar.Yüz ifadesi Josh’a yaklaşarak iki elinin baş parmaklarıyla kulaklarını tıkayıp diğer parmaklarını kafasının üzerine koyarak Josh’a geçmişteki anılarından sahneler göstermeye başlar.

Babasını kaybettiği kazaya , yüz ifadesinin sebep olduğunu fakat asıl cezayı Josh’un babasının değil kendisinin çekmesi için yaptığını anlayan Josh , hızlı bir şekilde ayağa kalkar ve koşmaya başlar. Tam karşıdan karşıya geçecekken yüz ifadesini daha belirgin bir şekilde görür ve olduğu yerde donup kalır.
Yüz ifadesinin eskiden alay edip eğlenmek için aşağılamalara maruz bırakılan ve sonrasında öldürülen kişi Marry'nin kız kardeşi Laura idi.Tekrar arkasını dönüp kaçmak isterken arkasında net bir şekilde beliren Laura , Josh’un kalbini tutarak sıkmaya başlar ve durana kadar da bırakmaz. Arkadan sessizce yaklaşan kişi ışığa doğru yürür , kafasını yavaş hareketlerle ışığa doğru çeviren Josh gözlerine inanamaz , karşısında gördüğü kişi Marry'dir. Ama nasıl olur diye kendi kendine konuşan ve her hareket edişinde kalbini sıkan Laura , Marry'in Josh'a hatırlıyormusun Green Light kasabasına yaz tatiline gittiğinizde sarışın bir kız vardı. Konuşmuyor ve utangaç olduğu için hakaret edip dalga geçtiğiniz o kız , işte o benim kardeşimdi diyerek bağırır ve Laura'ya artık intikamını kendin alabilirsin der ve ekler hastaneden kaçman için kapyı kilitlemedim , bir ip bağlayarak çekip açılmasını ve kaçmanı sağlayan bendim der.

Her ne kadar gözyaşlarıyla üzgünüm öyle olsun istemedim desede son kez Marry’den ve Laura'dan kendisini affetmesini ister ve cevabını duyamadan hayatını kaybeder.





Deney


Göz gözü görmeyen bir yerde uyanır.Etrafın’a şaşkınca ve korku dolan gözlerle bakarken diğer yandanda bulunduğu yere nasıl geldiğini düşünür Jake.Kurtulmanın bir yolunu araken 2-3 metre ileride bir ışık görür.Işığa doğru gitmek ve kurtulmak isterken bir anda çıkan seslere karşı verdiği tepkiler yüzünden içinde oluşan korku çemberi Jake’i olduğu yerden hareket etmesini zorlaştırıyordu.

Derin bir nefes alarak hızlı bir şekilde ayağa kalkan Jake yavaş ve emin adımlarla ilerlemeye başlar.Sanki bir film setindeymiş gibi her adımında çıkan sesler sanki ritme ayak uydururcasına tempolu bir şekilde Jake’i korkutmaya yetiyordu.

Sesler’e alışarak ve derin bir nefes alarak emin adımlarla ilerlemeye devam eder. Sanki uzun saatler boyunca hiç harekt etmiyormuş gibi hisseden Jake , ilerlerken gördüğü gölgeler yüzünden kafasını kaldıramaz hale gelir.Yavaşça kafasını kaldırıp gölgelere , yüzünü kapattığı elininin parmakları arasından korkarak bakarken , o gölgelerin sol üst tarafında bulunan devasa pencereleri örtmek için kullanılan perdelerin rüzgarda sallanarak oluşturduğu gölgeler olduğunu görünce derin bir nefes alarak rahatlamaya çalışır.

Bir anda elini cebine atar ve cep telefonun olduğunu farkeder. Hızlı bir şekilde arama yapmak için düğmelere basarken hem şar çubuğununda hemde sinyal çubuğunda gelip giden bir kademeli bar görür ve düşünür , arama yaparsam kimi aramalıyım , acaba 911’imi yoksa tanıdık birisini mi diye düşünürken ya konuşurken şarjı biterde kimseyle konuşamazsam nolur peki der , kendi kendine.

Telefon’u kapatarak şarj’ın azda olsa dolması yeğler ve yoluna devam eder.Gittikçe gördüğü ışığa yaklaşırken , o ışığın kurtuluşunun değil sadece bir fener’e ait olduğunu görünce kurtulma hayalleri bir anda alt üst olur.”Neyse artık buraya kadar geldik” diyerek yürümeye devam eder ve kalan yarım metre boyunca tek düşündüğü şey bir çıkış yolunun yakınlarda bir yerlerde olması düşüncesi olur.

Fener’e sonunda ulaşan Jake tam fener’i eline alıp etrafına bakmayı düşünürken , telefonu çıkartıp arama yapmayı düşünür.İşte tam o sırada , telefon’u eline aldığı anda fener’in ışığı yanıp yanıp sönmeye başlar ve Jake hayır hayır diye bağırırken fener’in ışığı söner ve elindeki telefonu yere düşürür.

Yine karanlıkta kalan Jake eğilip telefonunu ararken bulduğu anahtar’ın neye ait olduğunu incelemeye başlar dokunarak.Büyük bir kilit’e ait olduğunu düşünerek belki beni buraya hapsedenlerin kapıya taktığı kilit’in anahtarıdır diyerek cebine koyar.Aramaya devam ederken telefonunu bulur ve hemen açarak 911’i arar.Kaçırıldığını söylerek yardım ister.Kurtama memurunun nerdesiniz demesi üzerine , karanlık bir yerdeyim ve hiçbirşey göremiyorum ve korkuyorum lütfen yardım diyerek ağlamaklı bir sesle lütfen demeye başlar ve telefon bir anda kapanır.

Bulunduğu yere çökerek hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken biranda sesler duymaya başlar , hemen ayağa kalkar ve yardım edin diyerek bağırır. Bulunduğu yerin bütün ışıkları yanar , karşısında beyaz önlüklü insanları görünce şaşırır , siz kimsiniz bırakın beni , çıkarın beni burdan diyerek hem bağırıp hemde fiziksel güç kullanan Jake’i yatıştırmaya çalışırlar.Belli bir süre sonra yatışan Jake’e , aslında bu bizim suçumuz değil bu senin kendi kararındı diyerek açıklamada bulunurlar.

Hafızasını kısa süreli olarak kaybeden Jake’e açıklama yapan doktorlar , biz ünlü bir şirketin yani SkyForce şirketinin bize sunmuş olduğu ve yeni bir deney olan insanlar üzerindeki korkuları araştırmak için geliştirdiğimiz yöntemi denemek için aradığımız ve üzerinde deney yapacağımız gönüllü deneklerden birisisiniz diyerek açıklama yapılır.Bu duruma inanmayan Jake’e ilk başvuru için geldiği andaki video kayıtını izletirler.Video kaydını izleyen Jake durumu sakince anlmaya çalışır. Herşeyi öğrendikten ve hafızası yavaş yerine geldikten sonra karanlık fobisi ortaya çıkan Jake’in bu fobisini yenmesi için tavsiyelerde bulunulur.
Labaratuvardan çıkıp evine gidip dinlenmek için koltuğa uzanır. Belli bir süre sonra ter içerisinde kalan Jake gözlerini açtığında karanlık bir çukurda kocaman bir gölge el’in ona doğru uzandığı görür ve boşlukta koşmaya başlar.Yardım edin diyerek bağıran Jake’i çığlık seslerini duyan kapı komşusu Eliza , kapının dışından Jake diye bağırır ve kapıyı açmaya çalışır. Sonradan aklına ev’in yedek anahtarının kendisinde de olduğunu düşünerek anahtarı alır ve kapıyı açarak Jake’i uyandırmaya çalışır.

Jake uyandıktan sonra Eliza’ya sarılarak ağlamaya başlar ve sımsıkı sarılır. Bir anda elektriklerin gidip gelmesiyle yanıp sönen lambaları farkedince ayağa kalkan Jake “uzak dur benden , gelme uzak dur” diye bağırınca korkan Eliza olanlardan habersiz ne yapıyorsun , benide korkutuyorsun derken , biranda elektrikler kesilir ve camdan içeriye yansıyan sokak lambaların ışıklarına korku dolu gözlerle bakan Eliza , Jake’i büyük bir el’in kaptığını ve tavanda sürüklediğini görünce çığlık atar.

Çıglıkları duyan diğer apartman sakinleri eve geldiğinde Eliza’yı donmuş bir vaziyette bulurlar. Konuşturmaya çalışan komşular Elizanın anlık felç geçirdiğini düşünerek acil servisi ve polisi ararlar.Eve gelen polisler evin dağınık olduğunu ve tavanda tırnak izlerinin olduğunu farkederler. Araştırmya devam eden polis bir yandanda yerel televizyon kanalı olan Sky Tv’ye olaylar hakkında bilgi verirken , diğer yandan haberleri izleyen Sky Force çalışanları televizyonda Jake’in resmini görünce hareket’e geçerler.

Sky Force adına çalışan bir araştırma görevlisi incelem için olay yerine gönderilir. Araştırmalarına devam ederken , bir yandan da Elizayı konuşturmaya çalışan sağlık görevlileri bir an için Elizanın ağzından , karanlık , karanlık , ben, karanlıkta ırakmayın seslerini duyarlar.Sky Force’dan gelen araştırma görevlisi araştırmasını yaparken Elizanın su içtiğini görünce yanına gider.

Eliza halen karanlık , karanlık diye sayıklarken Jake’e neler olduğunu sormaya başlar ve yavaş yavaş konuşarak olanları anlatır.Edindiği bilgilerle lve bulgularla abaratuvar’a dönen araştırma görevlisi testler yapmaya başlar ve bir rapor hazılar.Raporda Jake’in aslında karanlığa olan fobisinin kendisini korkuttuğunu değil , kendi kafasında yarattığı olayları gerçeğe uyarladığını anlayınca , elektrikler yanıp sönmeye başlar ve elindeki bardak yere düşüp parçalanır.

Kafasını kaldırdığında Jake’i gören araştırma görevlisi Jake’in bana bunu neden yaptınız diyerek üstüne gelmesi sonucu çığlık atar ve elektrikler tamamen kesilir.Elektrik geri geldiğinde ise yanına koşan arkadaşları , araştırma görevlisinin sadece önlüğünü bulurlar ve şaşkın bir şekilde etraflarına bakarlar.

Arkana Bakma


Kısık gözlerle etrafına bakarken nerede olduğunu anlamaya çalışıyor ve bir yandan da nerede olduğunu bilmek istiyordu.Duyduğu sesler yüzünden rahatsız olmaya başlayan Elena hızlıca ayağa kalmaya çalışırken tekrar yere düşer.Ayaklarından kelepçe ile bağlanmış olduğunu farkederek iyice korkuya kapılan Elena yardım edin diyerek bağırmaya başlar.
Bağırma seslerini duyarak Elenanın yanına gelen , gözlerine kadar inik siyah kapişonlu adamı adamı karşısında görünce , aşağılık adam çıkar beni burdan diyerek bağırmaya başlar.Elenanın bulunduğu kafesi açarak saçlarından tutar ve bir tokat atıp boğazına sarılır.Nefessiz kalan Elena çırpınarak kurtulmaya çalışırken Elenayı kafesin diğer tarafına fırlatır. Kafasını sert bir şekilde duvara çarpan Elena düştüğü yerde bayılır.

Uyandığında kendini eski ahşap bir sandalyenin üzerinde elleri ve ayakları bağlı bir şekilde görür ve kurtulmak için çırpınmaya başlar.Elleri sargı bezleri ile sarılı olan Elena hiçbir şekilde acı hissetmiyordu ama ellerinin neden sarılı olduğunu ve kaçırılma sebebini merak ediyordu.Siyah kapişonlı adam tekrar geldiğinde ise , karşılıklı terapi uygulamaya çalışır ve onun eksiklerinin kendisinin hatasının olmadığını anlatmaya başlar. Konuşmalardan sıkılan kapişonlu adam elindeki malzemeleri yeter diyerek bağırır ve masaya sert bir şekilde vurarak , sen bunların nedenini asla bilemeyeceksin ve aslada öğrenemeyecksin diyerek dışarı çıkar.

Ben, burdan çıkar aşağılık herif senin derdin ne diyerek bağırmaya devam eden Elenanın sesini o gün avlanma sezonunda olan iki kardeşlerden küçüğü olan Tim ses’e doğru yaklaşarak körpe çatma bir çiftlik evine varır.Evin etrafında dolaşan Tim , Elenayı görür ve tam arkasını dönüp ağabeyine haber verecek ken bir anda etrafı kararır.Tim’in kafasına çuval geçirerek Elenanın yanına sürükleyerek getirir.

Tim kendisine geldiğinde ise kafasını sağa sola sallayarak nerde olduğunu anlamaya çalışırken çuvalın tam göz hizasında olan delikten etrafına bakmaya başlar. Nerdeyim ben çıkarın beni burdan diyerek titrek ve korkmuş sesiyle bağırmaya başlar. Elena , boşuna bağırma bu aşağılık adam her ne yapıyorsa önce uyutuyor ve sana acı çektiriyor diyerek konuşmaya başlarlar.

Tim , ellerin neden sargılı diyerek Elenaya soru sorar. Elenanın cevabı ise , uyandığımda ellerim sargılıydı ama hiçbirşey hissetmiyorum diyerek ağlamaya başlar. Tim merak etme bundan kurtulacağız diyerek hem kendini hemde sert bir ses tonu takınan Elenayı teselli etmeye çalışır.

Nasıl? Nasıl kurtulacağız diyen Elena’ya , Tim fazla kişinin bilmediğ bir özelliğini Elenaya söylemeden önce etrafına bakar ve kendilerini kaçıran adamı göremeyince konuşmaya başlar.Abim ile biz aynı kandan değiliz ve ben yetimim. Abim benim üzerime çok düşkün olduğu ve tek kardeşi olduğumdan dolayı benim için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır , işte o yüzden sadece tek yumurta ikizlerinde nadir olarak görülen karşılıklı hissetme içgüdü özelliğini kendimize büyü yaparak birbirimize bağımlılık yemini ettik.

O yüzden benim hissettiğim acıyı oda hissecektir ve aynı şekilde beni bulmak için ruhani bir yöntem ile iletişime geçerek beni bulmaya çalışacktır diyerek sözlerine ekler ve konuşmayı bitirir. Kapişonlu adam gelerek Tim’i alarak başka bir odaya götürmek için yerde sürükler. Elena bana ne yaptuysan söyle kendimi iyi hissetmiyorum sanki bütün vücudum uyuşmaya başladı diyerek önce kusamaya başlar ve sonrasında hafif bir baygınlık geçirir.

Elena uyandığında ellerinin çözülmüş olduğunu ve karşısında kapişonlu adamın hazırlık yaptığını görür. Yavaşça ayaklarındaki bağları çözerek ayağaya kalkar ve sandalyenin 1 metre kadar uzağında olan sopayı alarak kapişonlu adamın kafasına sertçe vurarak kaçmaya çalışırken Tim’in bağırmasını duyar. Elena Tm nerdesin diye bağırarak ona ulaşmaya çalışırken Tim’den ses seda çıkmaz.

Her yeri aramaya başlarken hızlı hareketlerle ve düşüncesiz bir şekilde davranan Elena koşuştururken biranda bastığı terin çökmesi ile karanlık bir çukur’a düşer.
Gözlerini açarak etrafa bakar ve hiçbirşey göremez.İçinden “Burası nersi” diyerek yavaşça ayağa kalkmaya çalışırken yere düşer. Bacağına sanki birşeyler gibi saplanmış gibi hisseden Elena olduğu yerden tutunarak yavaşça ayağa kalkar ve tutunduğu duvarı eşliğinde topallayarak ilerlemeye başlar. Cebinden çıkardığı , neredeyse gazı bitmek üzere olan çakmağı ile ilerlemeye devam eder.Birkaç fare sesi duyduğunda “Sonunda” diyerek kurtulacağını düşünerek hızlanmaya başlar. O an aklına izlediği filmler gelir ve göreceği farelerin her zaman için çıkışa doğru gideceğini düşünerek ilerlerken çakmak ile etrafına bakarken yerde yatan cansız farelri ve can çekişen fareleri görünce biran da kuşkuya kapılır.

Daha çok korkuya kapılan Elena ilerlemeye devam ederken birkaç metre uzağındaki bir delikten hafif bir ışık süzmesi görür. Işığa yaklaşarak delikten bakmaya çalışır. Deliğin diğer tarafında kapişonlu adamın duvarda asılı olan resimlere bakarak üzerlerine çizikler attığını görür. Delikten sağ’a sol’a bakmaya devam eden Elena sol tarafta kafasına çuval geçirilmiş birisini görür ve kim olduğu hakkında düşünmeye başlarken kafasında çuval olan kişinin kolundaki saat’i farkederek elini ağzına götürür ve sessizce ağlamaya başlar.
Kapişonlu adam , kafasında çuval olan adamın yanına yaklaşarak çuvalı çıkarır ve gördüğü manzara karşısında soğukkanlı davranmaya çalışsada bir anlık tepki ile ses çıkaran Elena eli ile ağzına daha çok bastırır.Ses’i duyarak kafasını Elenaya doğru çeviren kapişonlu adamı görünce hızlı bir şekilde bulunduğu karanlık ortamdan yararlanarak saklanmaya çalışır. Kapişonlu adam ses’e doğru gelip aramaya başlar.Etrafına elinde fener ile bakan kapişonlu adam herhangi birşey bulamaz ve geri döner.

Elena saklandığı yerden çıkar ve ilerlemeye başlar.İlerlerken hafiften bir inleme sesi duyarak ses’e doğru gider.Ses’e yaklaştığında Tim’in bayıltılmış olarak bağlandığını görür. Tim , Tim sen iyimisin , her yerde seni aradım diyerek konuşmaya başlar.Tim ise Elenaya çok dikkatli olmalısın , bunu bana neden yapıyor anlamış değilim halbu ki o benim ağabeyimdi ve beni çok severdi , şimdi ise anlam veremiyorum diyerek ağlamaya başlar.Elena , Tim’e sakin olmalısın ve bildiklerini anlatmasını ister.

“Annem , beni küçükken erkek çoçuk istemediğini babama söyleyerek yetimhaneye verirler. Sonra abim olan Sam ve ailesi beni evlatlık edinirler.Sonra babam evlatlık olarak başka bir aileye gitmemi kendisine yediremeyinceSam ve ailesine gelerek beni geri almak ister ama özellikle Sam buna karşı çıkar.Babam sonrasında yasal yollara başvurarak durumu mahkemeye götürür. Mahkeme sonuçlarına göre kendi rızalarına göre beni yetimhaneye vermeleri ve diğer aileden geri alabilmek için yüklü bir tazminat ödemesi gerektiği kararı çıkar. Bu parayı karşılayacak durumu olmayınca Sam’i ve ailesini rahatsız etmeye başlar ve sonrasında da tehdit etmeye başlar. Birgün üvey babam eve gelerek Tim’i bana geri vereceksiniz diyerek silah çeker. Sam’in diğer kardeşi olan benimle aynı ismi taşıyan Tim’i vurur.”

Yani anlayacağın Sam kardeşini çok sevdiği için bana bağımlılık yemini ettirerek ve büyü yaptırarak yanından ayırmaz.Şimdi anladım ki yaşım küçük olduğu için anlamayacağımı varsayarak gösterişli bir büyü oyunu düzenleyerek bir şekilde bizleri hem birbirine düşürmeye çalışmaya uğraşmış. Onca geçirdiğimiz güzel günler neden şimdi mazide kaldı anlamış değilim diyerek konuşmasını bitirir.Elena şimdi anlıyorum ama anlamadığım bir nokta var , neden o kadar seni sevdiği halde sana işkence yapsın ki diyerek Tim’in koluna girer ve yürümeye başlarlar.

Elena , Sam’i burda gördüm işte diyerek delikten bakmasını ister.Tim delikten bakarak imkansız diyerek bağırır.Elena şaşırarak ne gördüğünü söylemsini ister. Şurda sandalyede oturan adam , “Elena , benim babam” benimde babam o diyerek şaşkın gözlerle Elenaya bakar. Elena , ney , ne diyorsun sen öyle birşey olması imkansız , hayır , hayır inanamam böyle birşey’e , ama bir saniye annem ben küçükken senden sonra birkez daha hamile kaldım ama malesef doğmadan ana rahminde kaybettik ve çok üzüldük halbuki ona babamın yani dedenin adını yani Tim ismini verecektik demişti.

Yoksa , aman Allahım inanmıyorum biz kardeşiz diyerek Tim’sarılırken Sam’in sesini duyarlar ve ordan kaçmak yerine Sam’den intikam almak için beklemeye başlarlar. Sam’in odaya gelip geri gittiğini görünce takip ederk odaya ulaşırlar ve babalarını kurtarmaya çalışırlar. Babalarının kollarına girerek taşıyan iki kardeş ilerlerken “aaaahh” diye diye bağıran ve yere dşen babalarına bakarken “Nihayet sizleri bir arada gördüm” diyen Sam ile karşılaşırlar.Elena ne istiyorsun bizden , kazara ölen kardeşinin öcünümü almak istiyorsun rahat bırak bizi diyerek Sam’in üzerine atlayan Elena yediği yumruk karşısında sersemleyerek yere düşer.

Tim ise halen yarı baygın bir şekilde önünü bile göremez. Sam siz buna babamı diyorsunuz , aşağılık adam yüzünden çok sevdiğim kardeşim öldü yetmedi , Tim’i neden yetimhaneye vermeme zorladın diyerek eşine komplo kurarark öldürdü.Kendisine gelen Elena , baba doğrumu söylüyor bu aşağılık herif cevap ver diyerek bağırır. Çok üzgünüm annenin zoruyla Tim’i yetimhaneye vermek zorunda kaldım istemediğim halde , o zamanlar iş sıkıntısı ile geçinemediğimizden iki çocuk bize fazla geliyordu ve annen ile ben pek istemesemde ortak bir karar aldık diyerek ağlamaya başlar.

Neden , neden bana söylemedin diyerek yerden eline geçirdiği taş’ı babasına fırlatır. Gülerek ve alkışlayarak konuşan Sam , ne acıklı bir sahne diyerek gülmesine devam eder. O sıra kendisine gelmiş olan Tim , karanlıktan faydalanarak Sam’in kafasına , yerden bulduğu sopa ile vurarak yere düşürür ve Elenanın koluna girerek koşmaya başlarlar.Baba , kızım beni burdamı bırakıyorsun ben senin babanım diyerek Elenaya seslenir. Geri giderek babalarınıda yanlarına alan iki kardeş koşarken “ Çıkış yolunu bulduk” diyen babanın feryat ederek acı çekmesi biranda durmalarını sağlamıştı.

Sam’in babalarına cebinden çıkardığı bıçağı saplayarak yere düşmesinden sonra Elena , baba diye bağırarak Tim ile birlikte Sam’in üzerine atlarlar. Tim bir yandan eline geçirdiği taş ile öfkeli gözlerle Sam’in kafasına vururken Elena ise diğer yandan babası ile konuşmaya başlar. Özür dilerim kızım hayatta istediğim hiçbir şey doğru yolda ilerlemedi , sen sen ol hayatta ilerlerken mecbur kalmadıkça asla “ARKANA BAKMA”” daima ileriye yönelik kardeşin ile mutlu ve huzurlu yaşayın diyerek gözlerini kapatır.
İki kardeş birbirlerinin koluna girerek ışığa doğru giderler ve yaşadıkları acıları ve üzüntüleri bir kenara atıp daima ileriye yönelik başarılı bir hayat sürmeye ve ne olursa olsun mecbur kalmadıkça arkalarına bakmayacaklarına yemin ederek birbirlerine sıkaca sarılarak ışıkta gözden kaybolurlar.....